Kuzey Afrika’nın küçük,
sevimli ve her türlü gezgine imkân sunan ülkesi Tunus’ta 4 gün bulunma fırsatım
oldu.
Yolculuğumuz Tunus air ile
rötarlı başladı. Fakat uçağı beklerken ilk dikkatimizi çeken şey: “insanların
güler yüzlü ve pozitif” olmasıydı. Rötar insanlarda hiçbir gerginlik
yaratmazken sıradaki insanların yüksek sesle kahkahalarına şahit olduk. Hatta sıradaki
büyük çoğunluğun bilet kontrolü için gelen görevlilerle fotoğraf çektirip
eğlenmeleri de herkesi kahkahalara boğdu :)
Saatin TR’den geride olması
bizim için avantaj oldu: Rötar ve uçuştan dolayı kaybedilen zaman sanki hiç
yaşanmamıştı :)
Neyse sonuç olarak indik
Tunus şehrindeki Kartaca havalimanına. Çantaları aldıktan sonra önce döviz
değişim işini hallettik. Gece yarısı olmasına rağmen exchange yapan 1-2 yer
açıktı. Kur; 1 Tunus Dinarı = 1,2 TL; 1 Euro=2,25 Tunus Dinarı civarında idi.
Para olayını hallettikten sonra taksi ile merkezde bulunan hostelimize gittik.
Hava alanından çıkışta birçok taksi (Aynı Fas, İran, Hindistan gibi ülkelerde
olduğu gibi) turist görünce hemen atılıyorlar. Fakat gezi bloglarında ve rehber
kitapta da okuduğumuz üzere taksimetreyi açması konusunda mutlaka taksicilere
ısrar edin deniliyordu. Biz de hava alanının hemen önünden değil de biraz sol
tarafa yürüdükten sonra bekleyen taksilere binmeye karar verdik.
İngilizce
bilen çok fazla yok, Fransızca ve Arapça biliyor Tunuslular. Sonuç olarak;
taksici ile bir şekilde anlaştık ve taksimetreyi de zar zor açtırarak yola
koyulduk.
Hostelimiz çok merkezi bir
yer olan Muhammed V. Caddesindeydi. Buraya vardığımızda taksici bize bir
sürpriz yaptı ve bizden taksimetrede de 6 Dinar yazmasına rağmen 20 Dinar
istedi. Ben de 20 dinarın çok fazla olduğunu taksimetrede 6 dinar yazdığını
söyledim. (ikimizde farklı dillerde konuşuyoruz bu arada :)) Sonra 10 dinardan fazla
veremeyeceğimizi söyledim de neyse ikna oldu. (Bu arada dönüşte hava alanına 3
dinara döndüğümüzü de belirtmek istiyorum!)
Kahvaltıda bizim gibi peynir domates yiyorlar :)
Bu arada belirtmeden
geçemeyeceğim: 2008’deki Fas gezimde beni en çok yoran şey turist kazıklamaya
çalışan satıcılarla sürekli pazarlık yapmak olmuştu. Bu taksici olayından sonra
aynı yorgunluğu Tunus’ta da yaşayacağımı görmüş oldum.
Tunus’a çok plan yaparak
gelmedik aslında, zamanımız az ve yapacak şey çoktu. Bu sebeple sabah kalkıp
günlük bir plan yaptık ve yola çıktık.
İlk
gün
Bardo müzesini, Kartaca antik kent kalıntılarını ve Sidi Bou Said şehrini
gezdik.
Bardo Ulusal Müzesi; şehir
merkezinin biraz dışında, taksi ile 3-5 Dinara kolayca ulaşabileceğiniz bir
uzaklıkta. Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesi açılmadan önce dünyanın en büyük
mozaik müzesiymiş. Müze gerçekten etkileyici. Kartaca, Roma, İslamiyet
dönemlerini kapsayan dönemlere ait çoğu mozaikler burada görülebilir.
Bardo Müzesi Kat planı
Bardo müzesinden yine taksi
yardımı ile (2-3 Dinar) Kartaca’ya gideceğimiz tren istasyonuna geldik.
Kartaca antik kalıntılar; Tunus’un
en eski kenti olarak bilinen ve 6 tren istasyonu durağını kapsayan bölge antik
kent severler için bulunmaz nimet :)
Tren'den yol manzaraları
Kartaca antik kent haritası
Tunus’tan Sidi Bou Said’e
giden TCM trenine binip “Kartaca Salambo” durağında indik. Bu durağa yakın
Tofet tapınağına geldik en başta. Tofet tapınağı girişinde alacağınız bilet tüm
Kartaca antik kent içindeki yerlere girmenizi sağlayacaktır. O sebeple buradan
başlamak mantıklı bir seçim.
Kartaca Salambo’dan Kartaca
Amilkar’a kadar tren istasyonuna paralel bölgede sağlı sollu görülecek muhteşem
kalıntılar var:
Kartaca antik kent bölgesini gezerken karşınıza çıkacak manzaralar
Denizcilik müzesi
Byrsa Tepesi
Byrsa Tepesinden manzara
Byrsa Tepesindeki St Luis Katedrali
Kartaca Ulusal Müzesi
Kartaca Ulusal Müzesi'nin çıkışında bir tiyatro gösterisine denk geldik :)
Tarihin gölgesinde uyuyan bir kedicik
Kartaca Ulusal Müzesi bahçesi-Tunus bayrağı
Amfiteatre
Malga Sarnıcı
Hadrianus tiyatrosu
Roma Villaları
Antinous Pius Hamamları
Pön limanları
Acropolium
Odeon
Bazilika
Gargilius hamamları da diğer görülmesi gereken yerlerdendir.
Eğer yürümeyi seviyorsanız
bu bölgeyi Salambo’dan başlayarak sağlı sollu yürüyebilir ve ara sokakları da
keşfederek bir yarım gününüzü bu bölgede geçirebilirsiniz.
11:30 gibi yürümeye başladık
ve akşam üstü 17:00 gibi tüm bölgeyi yürüyerek dolaşmıştık. Sonrasında güneş
batışını izlerken kafelerinde dinleneceğimiz bir yer olan Sidi Bou Said köyüne
gitmeye karar verdik.
Zaten tarif ettiğim rotayı izlerseniz Sidi Bou Said e çok
yaklaşmış olduğunuzu göreceksiniz. İster trenle (biz trenle gittik) ister taksi
ile Sidi Bou Said’e ulaşabilirsiniz.
Sidi Bou Said’de geç saatlere
takılmaktan korkmayın çünkü dönüşte taksiye atlayıp 8-10 dinara ve yarım saatten az bir zamanda Tunus merkeze
dönebilirsiniz.
Sidi Bou Said
Mavi-beyaz evlerin olduğu sokak aralarında dolaştıktan sonra tepeye doğru tırmandık ve manzarası muhteşem olan bir kafede oturup bir şeyler içtik. Buradaki garsonlara Türkiye’den geldiğinizi söylerseniz ekstra ilgi göreceğinizin garantisini verebilirim :))
İkinci
gün
için aslında planımız farklıydı fakat günlerimizi en etkin şekilde kullanmak
için planda bir değişiklik yaptık ve 2. Gün Sousse (Suse, Susa) kentine geçtik.
Sabah taksi ile (1-2 dinara) tren istasyonuna gittik. Kişi başı 4-5 dinara 2.
Sınıf tren bileti aldık ve 9:30’da trene bindik. Aslında Sousse’ye ulaşmak 2 sa
sürüyormuş fakat beklediğimizden daha uzun sürede geldik.
Tunusun 3. Büyük ve liman
kenti olan Sousse’de tren istasyonu şehrin merkezinde yer alıyor: hem Medina’ya
(eski şehir) hem de yeni şehre çok yakın. Yürüyerek Medina’nın içinde bulunan
hostelimize gittik ve eşyalarımızı bıraktık. Sonrasında Sousse Medina’da
gezdik.
Sousse arkeoloji müzesini dolaşıp, küçük sokaklarda kendimizi
kaybettik. Medina’da ayrıca Büyük Cami, Ribat, Kasba, Deyrü’s Sid ziyaret
edilebilir.
Sousse Medina’da gezdikten sonra yine gün batımını görebileceğimiz ve akşamüstünü geçirebileceğimiz bir yer olan ve Sousse merkeze 1 saat uzaklıkta olan Monastır kentine gittik. Medina’nın surlarının dibinden kalkan otobüslere binerek gittiğimiz Monastır küçük sevimli, marinası olan bir kent.
Sousse arkeoloji müzesi
Medusa
Sousse arkeoloji müzesi bahçesindeki kelebekler
Sousse Medina
Büyük Cami
Büyük Cami'nin karşısındaki küçük cami :)
Sousse Medina’da gezdikten sonra yine gün batımını görebileceğimiz ve akşamüstünü geçirebileceğimiz bir yer olan ve Sousse merkeze 1 saat uzaklıkta olan Monastır kentine gittik. Medina’nın surlarının dibinden kalkan otobüslere binerek gittiğimiz Monastır küçük sevimli, marinası olan bir kent.
Monastır merkez
Habib Burgiba anıtmezarı
Monastır liman
Monastır liman'da yediğim tavuklu kuskus
(ince bulguru pilav gibi pişirip yanında sebze ve etle servis ediyorlar)
Medina
Monastır’da deniz kenarına inmeden önce Medina,
Büyük Cami, Ribat (Kale), Habib Burgiba anıtmezarı ve camisi görülmesi gereken
yerlerdendir.
Habib Burgiba Monastırlı
olduğu için anıtmezarı burada bulunuyor ve burası önemli bir kent.
Habib Burgiba kimdir?
Tunusun bağımsızlık mücadelesinde önemli rol oynayan ve Tunusun modernleşmesi
için büyük çaba sarf eden ve Tunuslular tarafından çok sevilen bir lider.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Habib_Burgiba
Sonrasında Monastır limana
indik ve yemek yeyip günün yorgunluğunu attık. Dönüşte otobüs durağını
bulmakta biraz zorlansak da otobüse atladığımız gibi Sousse’ye geldik.
Sousse’ye geldiğimizde ise Sousse gecelerine akalım dedik ve Medina’nın
karşısındaki kafelerde oturup bira ve kahve içtik. Tunusun Celtia adında yerli
bir birası var. Sorunca getiriyorlar. Bizimkilerden pek farkı yok, bana biraz
tatlı geldi, deneyebilirsiniz.
Üçüncü
günümüzde; sabah erken kalkıp Sousse’nin güneyinde bulunan (Sousse
ve Sfax şehirleri arasında) El-Cem şehrine gittik. Buraya gitmek için öncelikle
El-Cem’e giden dolmuşların bulunduğu dolmuş terminaline (Launge, lounge
terminal, Tunuslular Lavaj terminal diyorlar :)) gitmeniz gerekmektedir. Bu terminallerde 8
kişilik dolmuşlar dolunca kalkıyorlar ve çoğu şehirler arasında ulaşım bunlarla
sağlanıyor.
Kartaca’dan sonra Roma hakimiyetine giren bu kentte Roma amfiteatrı görülmeye değer. Osmanlı döneminde ise hükümet
karşıtlarının barınağı olmuş, Osman bey de burayı topa tutmuş.
Roma amfiteatrı
El-Cem’de tiyatro dışında biz
müze var eğer vaktiniz varsa gidilebilir.
El-Cem’den Kayrevan şehrine
geçtik. El-Cem’den Kayrevan’a tek vasıta ile geçmek mümkün değil. Yine Lavaj
terminallerde 3 aktarma yaparak 1-2 saatte Kayrevan şehrine ulaştık.
Kayrevan
İslamiyet açısından en önemli merkezlerden ve Müslümanlar için Kuzey
Afrika’daki en kutsal şehir.
Yine çoğu şehirde olduğu
gibi Kayrevan'ın da medinası var. Fakat bu şehirdeki medina en güzel kapıları
olan evlerle dolu.
Büyük Cami
Aglebi Su deposu
Baruta Kuyusu (Bir Baruta)
Üç kapı camisi
Şehir evi
Kayrevanın medinasında sokak
aralarında kaybolurken rastlayacağınız mekanlardan.
Kayrevan medina
Kayrevanın medinasında Ayasofya motifli bir duvar işlemesi
Medina'da kaybolmaca
Baruta Kuyusu (Bir Baruta)
Kayrevanın ünlü Makrud tatlısı
Kayrevan Medina'da kedicikler
Büyük Cami
Kayrevan Medinadaki Ev Kapıları
Kayrevan’daki gezimizi
tamamladıktan sonra yine Sousse’ye döndük ve bu sefer Sousse yeni kent
merkezini ve sahili gezdik. Yeni kent merkezindeki kafelerde vakit geçirmenizi
tavsiye ediyorum.
Dördüncü
gün
ise akşam Tunus’tan dönüş uçağımız olduğu için sabah erkenden kalktık ve
Tunus’un yolunu tuttuk. Gelirken trenle gelmiştik fakat dönerken Launge
dolmuşları keşfettiğimiz için onlara binmeye karar verdik. 7 de bindiğimiz
dolmuşla 9 civarı Tunusun merkezindeydik. Çantalarımızı ilk gün kaldığımız hostele
bıraktık (sağ olsunlar kabul ettiler yoksa tren istasyonundaki emanet bölümüne
gitmek zorunda kalacaktık :)) ve
Tunus merkezi gezmeye başladık.
Muhammed V ve Habib Burgiba
caddeleri merkezin en önemli caddeleri. Habib Burgiba Caddesi üzerinde St
Vincent de Paul kilisesini göreceksiniz. Yine bu caddenin sonunda Fransız
kapısını ve Medinayı bulacaksınız. Medina’nın küçük sokaklarında vaktin nasıl
geçtiğini anlamıyorsunuz.
Medina içinde sora sora Zeytüne cami, Parfümcüler
çarşısı (Souk el attarin), gümüşçüler çarşısı, dericiler çarşısı, Hammuda Paşa
türbesi ve camisi, Palmiye medresesi, Bakiye medresesi, Süleymaniye medresesi
gibi yerleri ziyaret ederek Medina gezisini tamamlayabilirsiniz.
Biz de kaybola
kaybola medinayı keşfettik ve hatıra birer hediye alarak dönüş yoluna geçtik.
4 günde bir çok yer gezerek
ve vaktimizi etkin kullanarak Tunus’un güzel ve önemli şehirlerini keşfetmiştik
olduk. Şansımıza hava da 25-30 derece arasındaydı :)
Tunus ile ilgili 2 önemli
konu hakkında da bilgi vermek istiyorum:
1)
Arap Baharı: Bu kavramı duyduğumuzda akla ilk gelen
ülkelerdendir Tunus. Gerçi şimdilerde Arap Baharı deyince daha çok Mısır akla
geliyor. Arap baharını çok net özetlemiş şu web sitesi okumanızı tavsiye ediyorum:
“……Arap Baharı Kuzey Afrika ülkeleri ve Ortadoğu ülkelerinde
gerçekleşen devrim niteliğindeki verilen isimdir…..İlk isyan 17 Aralık 2010’da
Tunus’ta 26 yaşındaki bilgisayar mühendisi Muhammed Bouazizi Sidi’n Bouzid
kasabasında bir arabaya doldurduğu sebze meyveyi satarken zabıtalara yakalandı.
Bouazizi`nin arabasına ve mallarına el koyan zabıta, gence bir de tokat attı.
Bouazizi, sebze tezgâhının elinden alınmasını protesto için valiliğin önünde
kendini yaktı……Tunus’taki devrimin ilk ismi Arap Baharı değildir. Burada
Muhammed Bouazizi’nin zabıtanın müdahalesinden sonra kendini yakmasıyla
başlayan ve internette “Polise yasemin verelim” sloganıyla yayılan protestolar
nedeniyle halk Ben Ali'yi iktidardan eden sürece “Yasemin Devrimi” adını
vermiştir. Daha sonrasında Tunus’tan bir ay sonra Cezayir’e sıçrayan ve
sonrasında domino taşı etkisiyle yayılan isyanların genel adı Arap Baharı adını
almıştır……”
Şehrin merkezinde hala resmi
binaların etrafında polis, tanklar bulunmakta ve binalar tel örgülerle çevrili
durmaktadır.
2)
Tunus’un enerji kaynakları:
Çeşitli yeraltı ve yer üstü zenginliklerine
sahip Tunus’un zamanında sömürge (Fransızlar tarafından) olma nedeni çok açık:
“Tunus’un önemli yeraltı
zenginlikleri fosfat, demir, petrol, kurşun ve çinkodur. Ülkedeki fosfat
yatakları, Afrika’nın en büyük rezerv noktalarındadır. Petrol rezervleri
bakımından kıta ülkeleri arasında beşinci sırayı, doğal gaz kaynakları
bakımından ise dördüncü sırayı alır.” http://www.cografya.gen.tr/siyasi/devletler/tunus.htm
Enerji kaynakları arasında
petrolün ve doğal gazın önemini bu grafikte de görebilirsiniz:
Notlar:
**Deniz tatili isteyenler
Hammameti de rotalarına ekleyebilir.
***Daha uzun kalınıyorsa
güneyde çöle, Sfax şehrine ve Cerbe adasına gidilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder