25 Mart 2014 Salı

Kuveyt: "Petrol Gölü Üzerinde Yüzen Ülke"...




Kuveyt, kelime olarak “su kenarındaki kale” anlamına gelse de tanıştığım Kuveytliler tarafından coğrafi konumu itibari ile “petrol gölü üzerinde yüzen bir ülke” olarak tanımlanmaktadır.

Kuveyt Haritası                                        Kuveyt Kuleleri


Nüfusu 3,5 milyon civarındadır. Bu nüfusun yarısını başta Mısırlı ve Hintli yabancılar olmak üzere göçmenler oluşturuyor. Ülkedeki nüfusun büyük kısmı Kuveyt şehrinde yaşamaktadır.

Kuveyt sokaklarından manzara


Mevsimsel olarak ise her zaman sıcak bir hava hâkim. Kasım-Şubat ayları ziyaret için önerilse de Mart ayı da gitmek için en uygun aylardan biri bence. Akşam hafif estiğine bile şahit oldum. Kum fırtınası da olmuyor değilmiş fakat 360 günün toplasan 30-40 günü oluyormuş.

Kuveyt şehir merkezindeki liman

Gitmeden önce yaptığım araştırmalar sonucu az da olsa birkaç blog yazısı bulabildim Kuveyt hakkında. Gidenlerin çoğu gibi ben de o bölgedeki ülkelere benzer bir yer bulacağımı düşünüyordum. Ülkede alkol yasak olduğu için sosyal hayat açısından Suudi Arabistan’a yakın bir yer bekliyordum. Tabi ki şehircilik açısından da gökdelenlerin olmasından başka beklentim yoktu. Fakat gidince fark ettim ki özellikle kadınların sosyal hayat ve iş yaşamındaki yerleri konusunda biraz yanılmışım. 

Devasa deney tüpleri 
(Alışveriş merkezini süsleyen bir heykel)

Souq Shark


Çeşitli bakanlıklarla ve özel şirketlerle yaptığımız bir dizi toplantıda üst düzey yöneticilerin çoğu kadın yöneticilerden oluşuyordu. Ayrıca kadınları sosyal ortamda görmek de mümkündü. Örneğin Kuveyt’te akşamları çocukları ve arkadaşları ile nargile içmeye giden, alışveriş yapan kadınları görünce Suudi Arabistan’da araba kullanmaları dahi yasak olan kadınlara göre kıyaslanmayacak durumda oldukları gerçeğini görmüş oldum. Ayrıca tanıştığım Kuveytli arkadaşlardan da öğrendiğim kadarı ile aile içinde de kadının özellikle annenin baskın olması, evi yönetmesi durumu sık karşılaşılan bir durummuş. Yani Suudi Arabistan ile karşılaştırılmayacak şekilde Kuveyt’te kadınlar hayatın içindeler. 

Restore edilen tarihi binalar ve yeni yapılan gökdelenler

Yerli kadınların çoğu siyah çarşaf giyerken açık kadınları da görmek mümkün. Ayrıca ülkeye gelen yabancı kadınlar için de İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerde olduğu gibi kapanma şartı istenmemektedir. Yabancılar istedikleri gibi giyinmektedirler. Sadece yerli ve yabancı kadınların açık bir şekilde denize girmesine izin verilmemektedir.  

Liberation Tower


Ayrıca Kuveytli kadınlar siyah çarşaf ve pardesü giymelerine rağmen çok süslüler. Bunu da yüz makyajlarından, çanta ve ayakkabı seçimlerinden ya da çarşaflarının kenarındaki süslü işlemelerden anlayabilirsiniz. Kuveytliler, Türkiye’ye çoğunlukla saç ekimi ve estetik için ziyaret ediyorlarmış.

Kuveyt Korniş

Şehir genel olarak temiz ve insanlar hakkındaki izlenimlerim ise şu şekilde: temiz pak, kibar, güler yüzlü, misafirperver, yardımsever insanlar.

Kuveyt Sahil Şeridi

Erkeğin 4 kadın ile evlenmesi serbest. Fakat Kuveytli Mohammed, kendi ailesinden son 3 kuşaktır kimsenin tek eş dışına çıkmadığını ve yeni neslin de tek eş tercih ettiğini belirtti.


Şehir merkezinde şeker kamışı suyu satıcısı

Kuveytlilerin eğitim düzeyi oldukça yüksek. Çoğu Amerika’da ya da İngiltere de eğitim almış ve ülkelerine geri dönmüşler.

Kuveyt gece manzaraları


Devlet çoğu körfez ülkesinde olduğu gibi kendi vatandaşını kayırıyor. Tüm kurallar ülkedeki yerli ve yabancılar için ayrı işlemekteymiş. Kuveytliler ferah içinde yaşarken, göçmenlere verilen ücretler ve çalışma saatleri insani şartları aştığından şikâyet ediyorlar. Yabancıların çoğu hizmet sektöründe çalışıyorlar bu arada. Bu arada her konuda olduğu gibi sağlık sisteminde ve eğitim sisteminde de çifte standart var. Yerlilere çoğu devlet hizmeti ücretsiz iken, yabancılara verilen ilaçlar, sağlık kontrolleri ise minimum düzeydeymiş. Olan biten resmen “modern kölelik”.

Sahilden Kuveyt Towers'a bakış


Lübnan’da görüp şok olduğum bir durum olan çocuk bakıcılarına hemşire kıyafeti gibi bir kıyafet giydirme olayı burada da gözüme çarptı. Çoğu Asyalı olan minyon yardımcılar, altında ezildikleri çalışma şartları ve adaletsiz ücretlendirme yetmiyormuş gibi bir de giydirildikleri kıyafet ile daha alt seviyede oldukları vurgulanıyor. Ne acı!

Kuveyt Towers

Mısır’a gitmedim ama mısıra giden arkadaşlarımdan trafiğin çok kötü olduğunu duymuştum. İşte Kuveyt’teki trafiğin kötü olmasının sebebi de şoförlerin çok büyük bir kısmının Mısırlı olması :) Hatta tanıştığım Mısırlı bir taksici de bu durumu onayladı :)

Avenue alışveriş merkezi (Sanırsın gece klübü)

Al Mubarakiye Souq
c

Ülke yönetimi Al-Sabah ailesinin elinde. Al Sabah ailesinden olan Emir ülkenin karar vericisi. Bunun yanı sıra Al-Sabah ailesine yakın aileleler de ticari olarak aktifler.

Salmiya bölgesindeki Marina'dan manzaralar

Kuveyt an itibari ile; Dünya’nın en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı, Dünya’nın en büyük 6. petrol rezervine sahip ülke konumundadır. 





Bu arada petrolün tarihçesinden de bahsetmek istiyorum: Petrolü Kuveyt’te ilk olarak İngilizler bulur. İngilizler, Kuwait Petrol Şirketi (Kuwait Oil Company, KOC) adında şirket kurar. Bu şirketin kurucuları British Petroleum (BP) ve Gulf Oil (Chevron)’dir. 1970’lerde kamulaştırılmaya çalışılan Kuveyt Petrol Şirketi (KOC) %60 devlet, %40’da kurucu şirketleri olan BP ve Gulf Oil olacak şekilde paylaşılır. 


Kuveyt Petrol Şirketi Sahası (Kuwait Oil Company)


Gelelim Kuveyt'in tarihçesine: Kuveyt’in tarihi Antik Yunan’a kadar dayanmaktadır. Fakat size TC Kuveyt Büyükelçiliği sayfasından alıntılar yaparak tarihi konusunda bilgi aktarmak istiyorum. Bu sitedeki paylaşım Kuveyt tarihini özetlemek açısından gayet bilgilendirici: http://kuveyt.be.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=156219


Su kuleleri 
(Şebeke suyunu depolamak için yaptırılan 33 su kulesinden bir kaçı)
 


Alhambra Kulesi 
(Dünyanın beton olarak inşa edilen en yüksek kulesi)


KUVEYT TARİHİ
Kuveyt 16. yüzyıl başlarından itibaren 1916 yılına kadar hukuken Osmanlı toprağı olmuştur. Merkezi Osmanlı Devleti o zaman ekonomik ve stratejik önemi bulunmayan ve üzerinde ciddi bir yerleşim olmayan Kuveyt’le 18. yüzyıl sonlarına kadar ilgilenmemiştir. Osmanlı Hükümeti Kuveyt’e ancak Batılı şirketlerin Asya ile ticaretlerinde Körfez bölgesini kullanmaya başlamalarından sonra ilgi duymaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun burada egemenliğini fiilen tesis etme çabaları başlayınca başta İngiltere olmak üzere Batılı ülkelerin tepkileri de ortaya çıkmıştır. Mahalli Kuveyt Yönetimi I. Dünya Savaşına kadarki dönem içerisinde Osmanlı ve İngiltere’ye karşı denge içinde hareket etmiştir. Bu çerçevede, 1899 yılında İngiltere’yle imzaladığı gizli bir anlaşmayla bu ülkenin himayesini kabul etmiştir.

1700-1710: El Sabah ailesinin de içinde bulunduğu Utub kabilesi İran’dan gördüğü baskı üzerine Bahreyn’den Osmanlı eyaleti olan Basra’ya iltica eder. Daha sonra Osmanlı devletinin izniyle bir bölümü o sıralarda daha ziyade balıkçılar barınağı ve Ahsa kabilelerinin yazlıkları olan Kuveyt’e yerleşir. Kuveyt’e yerleşen kabileler Al Sabah ailesi tarafından geleneksel bir şekilde idare edilmeye başlanır.

1820-1840: Diğer Körfez şeyhlikleri gibi Kuveyt de İngilizlerin ilgi alanına girmiştir.

1840-1860: İngilizlerin bölgedeki faaliyetlerinden rahatsız olan Osmanlı Devleti Kuveyt, Bahreyn gibi stratejik mevkileri Basra üzerinden kontrol etmeye başlamıştır. Ancak bu pasif bir kontrol dönemidir.

1860-1869: Özellikle1856 Paris Anlaşmasından sonra, fiili hâkimiyet alanlarını İngiltere başta olmak üzere Avrupalı devletlere tasdik ettirmek isteyen Osmanlı Devleti, Basra Körfezi’nde de faaliyetlere girişerek, özellikle Kuveyt üzerinde etkin kontrolü sağlamaya çalışır. Bu dönemde, 1864’te bütün imparatorluk dâhilinde ve özellikle Bağdat vilayetindeki yeni mahalli düzenlemelerde Kuveyt de gündeme alınır. Bağdat Valileri, Takiyuddin Paşa ve Mehmet Namık Paşa bu konuda ciddi gayretler gösterirler.

1869-1872: Bağdat Valisi Mithat Paşa, Osmanlı nüfuz alanı içindeki Basra Körfezi’nde faaliyetlerde bulunur. Bu çerçevede, birçok yeni kaymakamlıklar teşkil edilir. 1869 yılında Kuveyt de bir kaymakamlık olarak teşkilatlandırılır. Bölgedeki diğer bir takım yerlerdeki gibi, yeni oluşturulan kaymakamlıklara o bölgenin eşrafı veya geleneksel emirleri atanır. Bu çerçevede, Emir de Kuveyt kaymakamlığına atanır. Bu tarihten sonra devlet ile daha sıkı işbirliğine giren El Sabah ailesi, bölgede Osmanlı nüfuzunun etkin bir şekilde yerleşmesine katkıda bulunur. Bunun en güzel örneği 1871’de yapılan Ahsa askeri harekâtında Kuveyt’in 80 gemilik bir filo ile devletin yanında yer almasıdır. Bundan dolayı da devlet tarafından ödüllendirilen El Sabah ailesinin özellikle Basra ve Fav bölgelerinde mülk edinmelerine izin verilir.

1872-1899: İlişkiler “tabi-metbu” çerçevesinde oldukça iyi şekilde sürer. Ancak, 1878’den itibaren Körfez’deki korsanlık faaliyetlerini bahane eden İngiltere, bölgede tek taraflı girişimlerde bulunmaya başlar. Bu da Osmanlı-İngiliz diplomasi ilişkilerini uzun yıllar etkileyecektir. Aynı dönemde, Necid (Orta Arabistan) bölgesindeki bir takım geleneksel güçlerin birbiri ile çekişmeleri Kuveyt’in de etkilenmesine neden olur. Özellikle iç kesimlerde önemli bir güç olan İbn Reşid’in Kuveyt’e doğru nüfuzunu yayma eğilimleri bunda etkili olur. Bu konuda İngilizlerin de tahriki ile Osmanlı Devleti tarafından korunamayacağı endişesiyle Kuveyt Kaymakamı İngilizlerle 1899’da gizli bir anlaşma yapar.

1899-1913: Bu dönemde sahnede Almanlar ve Ruslar da vardır. Özellikle Almanlara imtiyazı verilen Bağdat demiryolunun son istasyonunun Kuveyt olarak tasarlanması, Osmanlı Devleti ile İngiltere’nin arasında ciddi problemlere sebep olur. 1913’te yapılmış olan Osmanlı-İngiliz Anlaşması bölgenin yeni şekillenmesinde önemli katkı sağlar. Bu Anlaşmada, Osmanlı Devletinin, Bahreyn üzerindeki iddialarından vazgeçmesi karşılığında, İngiltere Kuveyt’in özerk bir kaymakamlık olarak Osmanlı Devletine bağlanmasını kabul eder. Bu vesileyle özerk Kuveyt’in sınırları çizilir. Ancak I. Dünya Savaşı bütün dengeleri altüst eder. Kuveyt’in sınırlarını da belirleyen 1913 Anlaşması, savaş sebebiyle taraflarca onaylanamaz. Basra’nın 1916 yılında İngilizler tarafından işgal edilmesi üzerine Osmanlı Devletinin Kuveyt’le olan fiili ilişkileri son bulur.

Irak, 1990 yılında Kuveyt’i işgal ederken ileri sürdüğü tezde, 1913 Anlaşmasının onaylanmamış olmasından hareketle, Kuveyt’in Osmanlı’nın Basra Vilayetinin bir parçası olduğunu, dolayısıyla Irak’tan ayrılamayacağını ileri sürmüştür. Kuveyt ise, özellikle kurtuluş sonrası yaygın şekilde kullanmaya başladığı bir tarihsel yorumla bunu reddetmekte ve hiçbir zaman Osmanlı’nın fiilen parçası olmadığını, sadece Hilafete bağlılığı dolayısıyla Osmanlı’yla ilişkisi bulunduğunu ileri sürmektedir. Kuveyt, bu yorum tarzına inandırıcılık katmak amacıyla, İngiltere ile 1899’da imzaladığı Anlaşma üzerinde özellikle vurgu yapmaktadır. Ancak, son yıllarda Osmanlı arşivlerindeki Kuveyt’le ilgili belgelerin gün ışığına çıkmasıyla, Kuveytli tarihçiler de ülkedeki Osmanlı hâkimiyeti dönemine daha objektif bir gözle bakmaya başlamıştır.

1920-1961: Kuveyt’te Milletler Cemiyeti kararıyla İngiliz mandası tesis edilmiş ve bu statü 1961 yılına kadar sürmüştür. 19 Haziran 1961’de, 1899 yılında imzalanmış olan Anlaşma’nın sona erdirilmesiyle Kuveyt’in bağımsızlığı ilan edilmiştir.


Yakın dönemde yaşandığı için Irak-Kuveyt savaşına da değinmek istiyorum: 1990’da komşusu Irak tarafından işgal edilen Kuveyt ABD’nin önderlik ettiği bir grup ülke yardımı ile bu durumdan kurtulur. Irak’ın Kuveyt’e dalma sebebi; 19. şehri olarak iddia ettiği Kuveyt’i topraklarına katmaktır. 7 ay boyunca Irak, Kuveyt’te taş üzerinde taş bırakmaz. Hatta çekilirken de 800’e yakın petrol kuyusunu ateşe verir. Ülke cayır cayır yanar tabiri caizse. (Petrol gitti gitmesine de çevre felaketini düşünsenize bir de!)


Yemek'ten önce ve sonra ikram edilen Hurma tabağı


Arab coffe olarak bilinen fakat kaküle denen bitkinin kaynatılması 
ile elde edilen bir içecek

Kuveyt Muhallebisi (Gül suyu vardı içinde)

Nargile kafe ve çayhaneler oldukça yaygın

Kuveyt Şehri; ülkenin büyük nüfusunun yaşadığı şehir. Irak sayesinde gezip görülecek tarihi bir yer kalmasa da yine de gezilecek yerler mevcut.

Sahil şeridi-Korniş, Kuveyt Kuleleri, Liberation Tower (Kurtuluş Kulesi), Alhambra Kulesi, Büyük Cami, Ulusal Müze, Al Mubarakiye Souq, Souq Shark, Avenue alışveriş merkezi, Su kuleleri benim şeri gezerken rastladığım yerlerden birkaçıdır. 

Kuveyt Şehir Haritası


Kuveyt Kuleleri biri restoran diğeri su kulesi olmak üzere yanyana 2 kuleden oluşan yapıdır.
Kurtuluş kulesi olarak bilinen Liberation towers televizyon kulesidir ve şehrin merkezinde bulunmaktadır.
Al mubarakiye souq, şehrin eski merkezinde bulunan küçük dükkanların bulunduğu alışveriş çarşısıdır.
Avenue alışveriş merkezi Kuveytin en büyük alışveriş merkezi olup, tasarımı enterasan biryerdir.
Su kuleleri ise içme suyunun petrolden daha pahalı bir ülke olması sebebi le suyu depolamak için yaptırılan kuleledir.

Sonuç olarak; Kuveyt'te bulunduğum 3-4 gün boyunca gerek yerel insanlardan gerekse Kuveyt'te yaşayan yabancılardan edindiğim bilgiler ve araştırmalarım ışığında bir ülke hakkında daha bilgi sahibi olmuş oldum. Kuveyt hakkındaki izlenimlerim bana özel olup giden herkesin bu görüşlerle döneceğini bekleyemeyiz. Çehresi çok fazla değişen körfez ülkelerine kısa süre de olsa gidilmesini, hikayelerini yerinde dinlenmesini tavsiye ediyorum.


***Notlar:
1) Resmi tatil ibadet günü olan Cuma günü ve cumartesi günü
2) Kuveyt dinarı dünyadaki en değerli para birimi 1 KD = 3,7 USD = 8 TL
3) TR ile 1 saat zaman farkı var.
4) Enerji konularında araştırmaya meraklı olanlar için Bknz: 7 kızkardeşler, BP, Chevron, bla bla bla…